Karambole Gitti Ne Demek? Belirsizliğin Ardındaki Gerçek: Kader mi, Sorumluluk Kaçışı mı?
Hayatınızda hiç “karambole gitti” lafını duydunuz mu? Hani bir şeyler ters gittiğinde, planlar altüst olduğunda ya da sonuç beklenenden çok farklı olduğunda insanlar hemen o sihirli (!) cümleyi söyler: “Karambole gitti…” Peki ama gerçekten öyle mi? Yoksa bu söz, modern insanın hatalarından kaçmak için bulduğu en kolay bahane mi?
—
“Karambole Gitti” Ne Demek?
“Karambole gitmek” ifadesi, bir işin plan dışı gelişmesi, beklenmedik bir şekilde sonuçlanması ya da kontrol dışında bir sonuca ulaşması anlamına gelir. Bir olayın “karambole gitmesi”, genellikle kimin ne yaptığının belli olmadığı, olayların hızla geliştiği, planlamanın olmadığı ve sonuçların rastlantılara kaldığı durumlar için kullanılır.
Günlük hayatta bu deyimi şöyle duyarız:
“Toplantı planladığımız gibi olmadı, karambole gitti.”
“İlişkimiz karambole gitti, ne olduğunu anlamadık.”
“Projeyi yetiştiremedik, her şey karambole gitti.”
İlk bakışta masum gibi duran bu söz, aslında çok daha derin bir zihniyetin dışavurumudur. Ve işte tam burada sorgulamamız gereken şey başlıyor.
—
Karambole Gitmek: Tesadüf Değil, İhmaldir
Şunu sormadan edemeyiz: Gerçekten karambole mi gitti, yoksa biz mi plan yapmadık? “Karambole gitti” ifadesi, çoğu zaman sorumluluğu üzerimizden atmanın zarif bir yoludur. Yani işin özünde bu söz, bir tür kaçıştır.
Plan yapmadık ama “karambole gitti” dedik.
Zamanı yönetemedik ama “karambole gitti” dedik.
Sonuçları düşünmeden hareket ettik ama “karambole gitti” dedik.
Kısacası, bu deyim, hesapsızlığın bahanesidir. İnsanlar başarısızlıklarını ya da hatalarını açıkça kabul etmek yerine onları rastlantıya bağlamayı tercih eder. Çünkü bu şekilde hem suçlu hissetmezler hem de çevresine karşı kendilerini aklayabilirler.
—
Belirsizlik Kültürü: Karambole Gitmek Neden Hoşumuza Gider?
Toplum olarak belirsizlikle yaşamaya alışığız. “Nasıl olsa bir şekilde olur” mantığıyla büyütülmüş nesilleriz. Bu yüzden işler yolunda gitmediğinde suçlayacak bir planımız yoktur ama elimizde her zaman bir bahane vardır: Karambole gitti.
Bu kültür, üretkenliğimizi baltalar, gelişimimizi durdurur ve bizi sürekli ortalama sonuçlara mahkûm eder. Çünkü karambole giden bir olayda analiz yapamayız. Neyi yanlış yaptığımızı, nerede hata yaptığımızı bulamayız. Sadece “oldu” ya da “olmadı” der, geçeriz.
Peki hiç düşündünüz mü?
Gerçekten “karambole gitmesi” gereken bir olay var mı?
Yoksa her olay, planlı bir şekilde yönetilebilecekken biz mi baştan savma davranıyoruz?
—
Hatalarımızı Sahiplenmek: Karambolün Sonu
“Karambole gitti” demek yerine “Hatalıydım” demeyi öğrendiğimizde, işte o zaman büyümeye başlarız. Hatalarımızı analiz edersek bir sonraki sefer aynı çukura düşmeyiz.
Proje yetişmediyse nedenini araştırırız.
İlişki bittiyse nerede iletişim kopukluğu olduğunu görürüz.
Toplantı verimsiz geçtiyse organizasyon eksikliğini fark ederiz.
Sorumluluğu üstlenmek zor ama ilerlemenin tek yoludur. “Karambole gitti” cümlesini sözlüğümüzden çıkarırsak, hayatımızda daha az tesadüf ve daha çok kontrol olur.
—
Tartışalım: Tesadüf mü, Tercih mi?
Şimdi dürüst olun. Hayatınızdaki en büyük başarısızlıklara dönüp bakın. Gerçekten şanssız mıydınız, yoksa işin arkasında planlama eksikliği mi vardı? “Karambole gitti” diyerek kendinizi kandırdığınız kaç olay var?
Belki de artık şu soruyu sormanın zamanı geldi:
Hayatımız karambole gitmiyor, biz onu öyle bırakıyoruz.
—
Sonuç: “Karambole Gitti” Bir Kader Cümlesi Değil, Bir Bahane
“Karambole gitti” deyimi, görünüşte masum, ama derinlerde çok daha ciddi bir zihniyet problemini yansıtır: sorumluluktan kaçışı. Tesadüflere sığınarak başarısızlıklarımızı aklamaya çalışmak yerine, onların nedenlerini bulup ders çıkarabiliriz. Çünkü gerçek ilerleme, “karambole gitmedi” dediğimiz noktada başlar.
—
Artık top sende. Bir dahaki sefere işler planlandığı gibi gitmediğinde kendine şu soruyu sor: “Gerçekten karambole mi gitti, yoksa ben mi öyle olmasına izin verdim?”