Kapasite Çeşitleri Nelerdir? Masayı Yumruklayan Bir Rehber
Ben açık konuşacağım: “kapasite” çoğu şirkette koca bir sis perdesi. Sunumlarda gösterilen tek bir yüzdeye bakıp her şey yolunda zannediyoruz. Oysa kapasite; süreç tasarımından insan kaynağına, vardiya politikalarından risk iştahına kadar bir tercihler demeti. Ve bu tercihler eleştirilmeden kalırsa, “etkin kapasite” diye kutsadığınız ölçü aslında sizi yavaş yavaş batırabilir.
Klasik tanımlar: Okul kitaplarının söylediği ve söylemediği
Tasarım (Design) kapasitesi
“Makinenin teknik olarak üretebileceği en yüksek çıktı.” Güzel. Ama kim o makineyi bu tavana kadar zorlayacak? Bakım aralarını yok sayınca tasarım kapasitesine tapmak, arabayı sürekli kırmızı çizgide kullanmaya benzer. Peki siz filo yöneten biri olsanız, kırmızı çizgiye kaç dakika tahammül edersiniz?
Etkin (Effective) kapasite
İşin gerçek yüzü burada: planlı duruşlar, kalite kontrolleri, partiler arası geçişler… Hepsi çıktıdan kırpar. Yine de “etkin kapasite”nin kutsal metin gibi okunması sorunlu. Çünkü etkinlik varsayımlarını kim belirliyor? Eski set-up süreleri yeni otomasyonla kısaldıysa, hâlâ aynı etkin kapasiteyi mi yazıyorsunuz?
Fiili (Actual) kapasite ve kapasite kullanım oranı
Günün sonunda ürettiğiniz/karşıladığınız çıktı ve bunun etkin kapasiteye oranı. Peki bir provokasyon: %95 kapasite kullanımı gurur mu, yoksa stratejik körlük mü? Talepte bir pik yaşadığınızda ne olacak? Bu soruyu samimiyetle yanıtlayamıyorsanız, yüksek oranlarınız sadece “ölçülmüş memnuniyet”tir.
Yönetim muhasebesindeki kapasite düzeyleri: Rakamların ideolojisi
Teorik kapasite
Sıfır duruş, kusursuz akış… Mükemmel ama gerçek dışı. Yine de bu seviye, boşlukları ve boğazları (bottleneck) görünür kılmak için yararlıdır.
Pratik kapasite
Planlı bakım, eğitim, toplantı gibi “kaçınılmaz” kayıplar düşüldüğünde kalan kapasite. Burada tartışmalı nokta: Neyi “kaçınılmaz” sayacağız? Zayıf liderlik yüzünden kronikleşen set-up gecikmeleri, pratik kapasite değildir; kötü alışkanlıktır.
Normal kapasite kullanımı
Ortalama talep düzeyine göre tanımlanan, uzun dönem referansı. Güzel; ama normalin sınırlarını kim çiziyor? Covid-19 sonrası birçok sektörde “normal” yeniden tanımlandı. Sizinkisi hâlâ 2019’un nostaljisi olmasın?
Beklenen fiili kapasite
Önümüzdeki döneme dair öngörülen çıktı. Tahmin doğruluğu kadar değerlidir. Yanlış tahmin, doğru kapasiteyi bile işe yaramaz kılar.
Not: Düzeyleri karıştırmanın maliyeti
Pratik kapasiteyle normal kapasiteyi karıştırırsanız, bütçenizi “hız sınırında” planlar, ilk şokta fren izlerini sahaya bırakıp savrulursunuz.
Stratejik kapasite: Esneklik, yastık ve piklerle yüzleşmek
Esnek kapasite (flex) ve kapasite yastığı (capacity cushion)
Talep oynaksa, yastık şart. Ama kaç şirket bunu bilançoda “israf” gibi görüp törpülüyor? Esnek vardiya, çok yetkinlikli iş gücü, modüler hatlar… Bunlar maliyet değil, sigortadır. Sorun şu: CFO masasında sigorta primini anlatacak kelime dağarcığına sahip misiniz?
Pik kapasite ve acil durumlar
Black Friday, kampanya, mevsimsellik… Pik için “yangın ekibi” kurup günü kurtarmak mı, yoksa yapısal kapasite esnekliği mi? Hangi yaklaşım markanıza daha az yara bırakıyor?
Kısa dönem vs uzun dönem kapasitesi
Kısa dönemde fazla mesai, alt yüklenici; uzun dönemde tesis, otomasyon, yetenek havuzu. Peki stratejiniz hangisine oynuyor? Kısa dönem çözümlerle uzun dönem problemler biriktirmiyor musunuz?
Hizmet ve üretimde kapasite: Kuyrukların politikası
Hizmet kapasitesi
Çağrı merkezinden hastaneye: Boş koltuk “israf” gibi görünür; ama dolu koltuk bekleme süresi ve memnuniyetsizlik demektir. Hangi metrik için optimize ediyorsunuz: maliyet mi, deneyim mi, risk mi? Cevabınız, kapasite politikanızdır.
Üretim kapasitesi
Hattın hızını artırmak kolay; yeniden işleme ve kalite kaçağı patladığında tablo çirkinleşir. Kapasite artışı kalite ve tedarik güvenliğiyle eşgüdümlü değilse, kârınızı büyütmeden önce itibarınızı küçültür.
Tartışmalı noktalar: Konfor alanını rahatsız edelim
OEE fetişi ve verim tuzağı
OEE yüzdelerini şampanya ile kutlayan takımlar tanıyorum. Peki OEE’yi artırırken müşteri bekleme süresi ne oldu? Tek bir verime tapınmak, çok boyutlu kapasiteyi tek boyuta sıkıştırmaktır.
Bilgi işinde görünmez kapasite
Yazılım ekiplerinde “bir kişi daha” ekleyince hız artmıyor; çoğu zaman düşüyor (iletişim yükü, bağlam değiştirme, toplantı borcu). Yani kapasite = kafa sayısı değil. Kaç iş parçacığını aynı anda yürütüyoruz? Bu soru kapasiteyi daha çok belirler.
ESG ve boş kapasitenin toplumsal maliyeti
Enerji yoğun sektörlerde atıl kapasite karbon ve maliyet demektir. Ama sıfır yastık da krizlerde rafları boş bırakır. Şirketinizin kapasite yastığı, iklim ve toplum hedefleriyle uyumlu mu?
Pratik çerçeve: Kapasiteyi yeniden tanımlamak için 5 hamle
1) “Hangi problemi çözüyoruz?” sorusunu öne alın
Maliyet, hız, kalite, esneklik… Öncelik açık değilse kapasite kararınız politik bir pazarlığa döner.
2) Düzeyleri ayrıştırın
Teorik–pratik–normal–beklenen fiili. Karar notlarınızda bu kelimeler net yazmıyorsa, yanlış anlaşılma garantidir.
3) Yastığı meşrulaştırın
Kapasite yastığı bir “lüks” değil, stratejik seçenektir. Finansal modelde sigorta primi gibi konumlandırın.
4) Akış metriklerini ekleyin
Sadece kullanım oranına bakmayın. Çevrim süresi, WIP, hatasız teslim gibi akış göstergelerini eş ölçekte takip edin.
5) Esnekliği yetenekle satın alın
Modüler süreç + çoklu yetkinlik = pikleri karşılayan, diplerde kanamayan kapasite.
Harekete geçiren sorular (tartışmayı başlat)
- Şu an gurur duyduğunuz kapasite kullanım oranı, bir sonraki talep şokunda sizi koruyacak mı, yoksa köşeye sıkıştıracak mı?
- Pratik kapasitenizde “kaçınılmaz” dediğiniz kayıpların hangisi aslında kültürel ataletten ibaret?
- Kapasite yastığınız iklim, müşteri deneyimi ve kârlılık hedefleriyle aynı anda uyumlu mu?
- Bilgi işinde kaç eşzamanlı iş parçası yürütüyorsunuz ve bu sayı neden hâlâ kutsal sayılıyor?
Son söz
Kapasite çeşitleri listesi yapmak kolay; zor olan, hangi kapasiteyi ne için seçtiğinizi dürüstçe söylemek. Cesur olun: Tanımların arkasına saklanmayın, varsayımları yazın, yastığı meşrulaştırın. “Kapasite çeşitleri nelerdir?” sorusunun doğru cevabı, sizin stratejinizi çıplak bırakacak kadar net olmalıdır.