İçeriğe geç

Tercüme Odası kim kurdu ?

“Tercüme Odası kim kurdu?” sorusuna kahkahalı bir cevap: Çeviride kaybolmayanların kulübü

Merhaba sevgili okur! Bugün sana, hepimizin aklında arada bir belirip “Yahu, Tercüme Odası’nı kim kurmuştu?” diye merak ettiren o soruyu; gülümseten, hafif muzır bir hikâyenin içinden anlatacağım. Çünkü bazı tarihî kurumların kapısı, tokmağı çevrilince bir anda komedi sahnesine dönüşür. Hazırsan, sahne ışıkları yansın; tercümanların, bürokratların ve meraklıların trajikomik dünyasına buyur!

Ali strateji peşinde, Zeynep kalp kırmadan çeviri peşinde

Ali’yi tanıyalım: çözüm odaklı, planlı, “Excel’de pivot tabloyla her şey çözülür” diyen bir arkadaş. Ona göre “Tercüme Odası kim kurdu?” sorusu, bir Gantt şemasında yerini bulup iki güzel okla açıklanır. Zeynep ise empatik, ilişki odaklı; “Önce insanı, sonra kelimeyi anlayalım,” der. Metne girmeden önce, metnin yazıldığı kalbi yoklar. İkisi yan yana gelince ortaya şöyle bir diyalog çıkar:

Ali: Önce tarihe bakalım, sonra kuruma!

Zeynep: Önce niçin kurulduğuna bakalım; kim, kimi yanlış anlamasın diye bu odayı açtı?

İtiraf edelim: İkisi de haksız değil. Tarih, hem takvim ister hem de nabız.

Hikâyenin sahnesi: Bir imparatorluk, çok dil ve sonsuz yanlış anlaşılma ihtimali

Perde açılır: 19. yüzyılın başları. Diplomasi masalarında Fransızca “bonjour”lar havada uçuşuyor, elçiler rapor üstüne rapor gönderiyor. Osmanlı bürokrasisi ise “Bir dakika, bu mektuplar tam olarak ne diyor?” diye kaşını kaldırmış durumda. İşte tam bu hengâmede, devlet “Bizim de kendi yetişmiş tercümanlarımız olmalı,” der ve sahneye yeni bir karakter girer: Babıâli Tercüme Odası. Kuruluş, 1821’de Osmanlı hükümeti/Babıâli tarafından, II. Mahmud döneminde gerçekleşir; amaç ise özellikle Fenerli tercümanlara bağımlılığı azaltmaktır. :contentReference[oaicite:0]{index=0}

“Peki ama neden o yıl?”—Ali’nin kronolojisi, Zeynep’in sezgisi

Ali, takvimi açar: “1821… Hımm, siyasi fırtınalar, bağımsızlık hareketleri, dosyalar kabarık.” Düz bir çizgi çeker, oklarla açıklamalar koyar. Zeynep, satır aralarını okur: “Aslında niyet, ‘Birbirimizi yanlış anlamayalım,’ demek.” Çünkü diplomasi, bazen tek bir fiilin yanlış çekiminde tökezler. Bir virgül, bir krizi büyütebilir; bir sıfat, ittifakı tatlı bir tebessüme dönüştürebilir.

Tercüme Odası: Büro mu okul mu, devlet aklının ‘çok dilli’ kulübü

Kapıyı aralıyoruz: İçeride sözlükler, ders notları, mürekkep kokusu… Ali der ki, “Burası bir operasyon merkezi—belgeler akacak, sistem tutacak.” Zeynep ekler: “Aynı zamanda bir öğrenme alanı—insanlar diller üzerinden birbirini tanıyacak.” Tarih sayfaları da bunu doğrular; Tercüme Odası yalnızca metin çevirmedi, Osmanlı diplomasisinin yeni kadrolarını da yetiştirdi. (İsimleri anmak isteyenler için: Âli Paşa’dan Fuat Paşa’ya pek çok sima bu odanın ikliminden geçti.) :contentReference[oaicite:1]{index=1}

Ali’nin “kurucu mantığı” listesi

  1. Bağımsız tercüme kapasitesi: Dışa bağımlılığı azaltmak, içeriye uzmanlık kazandırmak.
  2. Standartlaştırma: Diplomatik üslubu ortaklaştırmak; “resmî çeviri dilini” kurmak.
  3. Operasyonel hız: Mektuptan anlaşmaya giden yolu kısaltmak, yorum farklarını minimize etmek.

Zeynep’in “insan odaklı” okuması

  • Güven inşası: “Seni doğru duyuyorum,” demenin kurumsal yolu.
  • Kültürel arabuluculuk: Dillerin sadece sözlük değil, duygu taşıdığını kabul etmek.
  • Sürdürülebilir ilişki: Uzun soluklu diplomasinin sırrı: kırmadan, kırılmadan konuşmak.

Komik ama gerçek: Çevirinin kaderi bir ‘noktalama’ işareti olabilir

Hadi minik bir skeç: Elçi mektubunda “We appreciate your considerable efforts” yazmış. Bizim genç tercüman, gece uykusuz kalmış, “considerable”ı “kayda değer” diye çeviriyor. Üst düzey toplantıda biri fısıldıyor: “Kayda değer dedi ama yeterli dedi mi?” O an Ali’nin gözleri kısılıyor: “Protokol paragrafa bir tahkim cümlesi ekleyelim.” Zeynep gülümsüyor: “Bir teşekkür telefonuyla gönlü alalım.” İkisi birlikte, diplomasiye hem akıl hem yürek koyuyor.

SEO köşesi: “Tercüme Odası kim kurdu?” sorusunun net cevabı

Kısa cevap: Tercüme Odası, 1821’de II. Mahmud döneminde Babıâli/Osmanlı hükümeti tarafından kuruldu. Gerekçe, diplomatik yazışmalarda devletin kendi tercüman kadrosunu yetiştirme ihtiyacıydı. :contentReference[oaicite:2]{index=2}

Bugüne kalan miras: Ali ölçer, Zeynep bağlar

Ali, bugünün ofisinde bir proje planı açarken hâlâ Tercüme Odası’nın mantığını takip ediyor: süreçler net, tanımlar berrak. Zeynep, toplantıdan çıkarken e-postaya bir gülümseme emojisi ekliyor: “Anlaşıldı ama hissedildi mi?” İkisi yan yana yürürken anlıyoruz ki, Tercüme Odası sadece bir tarih başlığı değil; doğru anlamanın, doğru anlaşılmanın ve ilişkiyi korumanın kurumsal adıymış.

Topu size atalım: Yorumlarda buluşalım!

“Tercüme Odası kim kurdu?” sorusunda sizi en çok hangi taraf çekiyor—Ali’nin milimetrik stratejisi mi, Zeynep’in gönül alıcı empatisi mi? Yorumlarda fikirlerinizi, en komik yanlış çeviri anılarınızı ya da iş hayatında “yanlış anlaşılma”yı nasıl yönettiğinizi paylaşın. Belki de modern bir “Tercüme Odası”na hepimizin biraz ihtiyacı vardır, ne dersiniz?

::contentReference[oaicite:3]{index=3}

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
grand opera bet girişsplash